Yeni Din Hareketi: Moonculuk


Hayatımızda ki dinler dışında bir sürü dinler vardır. Bunlar yetmeyip yeni bir din hareketleri oluşmaktadır. Eskiden ve kökü çok eskiye dayanmamakla birlikte gelen Moonculuk, tarihçe ve öğretisini sizin için anlatmaya çalıştım.
Yeni Din Hareketi: Moonculuk

MOONCULUK: TARİHÇE VE ÖĞRETİSİ

         

                    Moonculuk, Sun Myung Moon liderliğinde günümüze gelmiş yeni dini bir harekettir. Moonculuk’ un öğretisine başlamadan Sun Myung Moon’ un kendi hayatından, doğduğu ortamdan ve yaşadığı diğer hadiselerden bahsetmek yerinde olacaktır.

                   Sun Myung Moon 1920 senesinin 6 Ocak’ında Kuzey Kore’ de gözlerini dünyaya açmıştır. Kendi halinde tarımcılık ile yaşayan toplam sekiz çocuğu olan bir ailede kendisi beşincisidir. Sun Myung Moon’ nun doğduğu zaman Kuzey Kore’ de Japonlar tarafından ortam gergin ve yönetim sıkıdır. Japonlar Kuzey Koreliler’ e kendi kültür ve dinlerini onlara zorla empoze etmeye çalışmışlar ki, nitekim bu olaylar sadece hayat değil, dini, sosyal ve kültürel olarak da bazı kültleri etkilemiş ve bu hususlara istemsizce de olsa yansımıştır. Bu tür olaylarda ne kadar da düzeltmeye, asimile olmamaya çalışılsın illaki düşünceler kalıcı hale gelip, insanların hepsi de olmasa etkilediği kişiler mutlaka oluyor. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak ülkeye yeni dinler de girmeye başlamıştır. Kuzey Kore’ de Katolik anlayışı 1700 ‘lerin sonlarına ve Protestan anlayışı 1800 ‘lerin sonlarına doğru etkin faaliyetler göstermeye başlamışlardı. Moon’ un bulunduğu dönemde bilhassa Budizm ve Protestanlık başa baş, kana kan bir mücadele içinde büyük bir taraflar bulundurup seçilen dinlerdendi. Sadece taraftar bakımından değil ülkede ki ibadet yerleri ve yapılan çalışmalar da dahil büyük rol oynuyorlardı.

                    Sun Myung Moon’ un ailesi ise Konfüçyanizm dinini benimsemiş bir aileydi, ancak Protestan misyonerlerin de etkisi ile Moon’ un yaklaşık 9 veya 10 yaşlarına takabül eden zamanda Protestan olurlar. Ailesi Protestan olduğu için etrafındakilerden gördüğünce Hıristiyan olarak o çevrede büyür. Hıristiyan dinin Protestan kolunun Presbiteryen Mezhebine bağlanır.

                    Sun Myung Moon, on altı yaşında ilk vizyon oluşumunun gözlenimlendiği görülür. Japonya’ da dolayı kendi ülkesindeki insanların, hemşerilerinin çektiği ıstıraplardan ötürü yaratıcısına ettiği istekler genel olarak baskınca söylenir. Ancak hayatının değişeceği bir zaman dilimi olan Paskalya Bayramı günü olacaklardan habersizdir. O da ne yaşayacağını bilmeden, kendi halinde sabah vakti zatı köyü etrafında bir yerde yaratıcısından istek ve arzularından bahsederken aniden İsa gözleri önüne serilir ve Moon’ a, Hz. İsa’ nın görevi olan insanların felaha erme görevini Moon’ un seçilmiş olduğunu söyler. Burada önemli olan diğer bir detay ise Paskalya Bayramı’ nın Hıristiyan geçmişinde köklü olması ve Hz. İsa’ nın yeniden gelişi ve anmak adına yaptıkları bir bayram olmasıdır. Yani Moon’ un Hz. İsa’ yı tam da Hristiyanlar’ ın Hz. İsa’ nın dirileceği günde geleceği beklentisi ve diğer yandan Paskalya Bayramı’nda gördüğünü söylemesi belki gerçektir, ya da özellikle de uydurulmuş bir safsatadır.

                    Sun Myung Moon, bu olayı yaşadığı zaman, kimselere anlatmamış, nedendir bilinmez ya bir projeyi kanıtlandırmak istemesinin yanı sıra o yaşlarında iken olaydan korkması veya inanmayacakları düşüncesi ile söyleyememiş olamaması ihtimali de vardır.

                    Moon, Waseda Üniversitesi elektrik mühendisliği bölümünü okuyacağı Japonya’ ya, Kuzey Kore’ den ayrılarak gider. Japonya’ da ilmi hayatını tahsil ederken bir yandan da zatı fikirlerini insanlara benimsetip yayamaya çalışırken, hükümetin fikri taramasına ve kiliselerin düşüncelerine ters olduğu ve insanlara zarar verebileceği kanaatlerince tamı tamına 4 ay botunca hapse atarlar. Sonrasın da ise geri bırakıldığı ve okul hayatının bitip bitmediği meçhul olup yüksek ihtimalle bitirememiştir.

                    Daha sonrasında Sun Myung Moon, kendi düşüncelerini yaymak için Güney Kore’nin Pyongyang’a gider. Pyongyang ise komünist düşüncelerin oradan çıktığı, başlama durağının orda olduğu bilinir ki burada da tahmin edeceğiniz üzere kendi fikirlerini insanlara duyuracağından ötürü komünistler bunun düşüncelerine karışıp onu 1947’ de komünistlerin hamlesine maruz kalıp işkence ve sağlam bir ağız burun kaydırılmasından sonra hapishanenin avlusuna bir paket gibi bırakılır. Kendi düşüncelerinden mütevellit birkaç defa daha içeri atılsa da akıllanmayan ve susturulamayan Moon, ciddi gözüken ve süresi 5 yıl olan, 1948 yılında hâkimin yargısıyla Hungnam’ a bir ceza tarzı olan mahkumların çalıştığı kampa gönderilir. Moon’ un daha da canının sıkıldığı kendisinin de etkilendiği olan o kötü olay Presbiteryen Kilisesi’nden kovulmuştur. Sun Myung Moon’ un, Hungnam’ da çalışma kampında olan süresi 5 yıllık cezası dolmadan nihayet, 1950 yılında Kore Savaşı’nda Birleşmiş Milletler müdahalesi sonucu Amerikalılar tarafından Hungnam’ dan çıkarılmış, yaklaşık iki buçuk yıl kadar Hungnam çalışma kampında kalmıştır. 1950 de yine Pyongyang’ a gider, ama burada işinin zorlaşıp, kendi düşüncelerini anlatıp bir değişim olamayacağını anladıktan sonra Güney Kore’ nin şehri olan Pusan şehrine göç eder.

                    Sun Myung Moon, hayatına kaldığı yerden Pusan’ da devam etmeye çalışır. Görevini tamamlamak üzere kendi fikirlerini topluma yaymak için çalışmalara başlar ve insanları Moon’ un kerpiçle kendi elleriyle yaptığı ve resmi olmayan ilk kiliseye davete başlar. Yaptığı faaliyetlerde ilerlemeler kaydedilince ise 1953 yılında Seul’ e gidip 1 Mayıs 1954 yılında dünya tarihinde ilk defa olan “Dünya Hristiyanlığının Birliği İçin Kutsal Ruh Cemiyeti (The Holy Spirit Association for the Unification of World Christianity)” ismi ile resmi anlamda kilisesini kurmuştur.

                    Bu kilise kurulduktan sonra kendini geliştirmiş ve çokça tartışılan kilise, Kore’de Tong I1; Batı’da Birleşik Aile, Moon Teşkilatı; üyeleri ise bu kiliseye Mooncular şeklinde muhtelif adlar ile de söylendiği günümüzde bilinmektedir.  Ama en çok bilinenlerinden olanı ise dünyaca Birleştirme Kilisesi (Unification Church)’ dir.

                    Bundan sonra kurduğu resmi kilise ile öğretilerini insanlara aktarmaya daha rahat başlayan Sun Myung Moon, Kore’ de 3 yıl süre zamanında devam ettirdiği misyonerliği gölgesinde 30’a yakın kiliseye sahip olur ve kendinin bu başarısını görünce daha çok insana ulaşma ihtiyacını hisseder. Yelkenlerini dünyaya doğru açmak isteyen Sun Myung Moon’ un daha sonraki adımı ise başka ülkelerde de kendi öğreti ve düşüncelerini empoze etmek amacını gütmektedir. İşte tamda bu yüzden gözlerini başka yerlere yayarken insanlarla iletişim kurmanın en etkili şeylerden olduğu dil bilen kişi ve dini eğitim almış kişilere göz çevirip onları bir elçi halinde insanlara anlatması ve akıllarda yer etmesi, düşüncelerin hiçbir zaman ölmeyeceği ifadesini bildiği ve en önemlisi de insanların kendi projesine dahil olmasını istediği için düşüncesini, tabiri caizse bir virüs gibi yaymış olma düşüncesi olacaktır. Bu doğrultu da ise misyonerlik çalışmalarında etkili olacak İngilizce dilini bilen ve New York Birleştirme Kilisesi İlahiyat Fakültesi bünyesinde din profesörü olarak hayatını idame ettiren kadın Dr. Young Oon Kim’ i görevlendirir. Kısa bir süre skalasında çalışmalar etkili bir biçime girer ve etkisini göstermeye başlar. Misyonerlik çalışmalarının hızlı, etkili ve başarılı olma nedenlerinden en önemlisi de ülkenin toplumunda birden fazla çoklu din anlayışının ve ortamda ki kaosun, düzen olmayışı etkilidir. Halk vicdani ve korkusunu dindirecek bir düzen ve bir hareket aramaktadır. Sun Myung Moon’ un bu stratejisi işe yaramış; insanların geçişi artmış ve muhtelif dinci ve misyonerler tarafından taşlanmıştır.

                    Bu zamana kadar gelinen noktada, “Sun Myung Moon hiç mi evlenmemiş?” sorusunu duyar gibiyim veya aklına takılanlar kesinlikle olmuştur. Moon’ un evlilik hayatına gelecek olursak, totalde 3 kere evlilik yapmıştır. İlk evliliği 1945 yılında Choe Song Kil adındaki on altı yaşında ki bir kızla evlenir, bir erkek çocuğu hayata gelir ve çocuğu 3 aylık iken bir kısa süre sonra 1946 yılında ise terk eder; ayrılıklarından 6 yıl sonra ise Choe Sung Kil onu bulur ama Moon onların yüzüne dahi bakmaz ve yoluna devam eder. İkinci evliliğini ise 1955’ te Kim Myung Hee adlı kendisinden bir çocuk yaptığı kadınlar evlenir. Ne acı ki çocuğu onlu yaşlarda bir kazada vefat eder. (2.eşi ile neden nasıl ayrıldı bilmiyorum). Üçüncü ve en son evliliği ise 1960 yılında Hak Ja Han adlı kadınla yedi erkek, altı kız olmak üzere toplam on üç çocuk dünyaya getirmişlerdir.   

          Sun Myung Moon’ un evlilik hayatı düzene girdikten sonra aynı zamanda misyonerlik hayatı da bir yandan devam etmekteydi. Devam eden misyonerlik çalışmaları beklediğinden daha çok rağbet görmüş ve dünyaya açılma isteği kendisi için en büyük hedeflerden biri haline geldiği esnada öğretilerini yaymak için planlar kurmaya başlamıştı. Artık aklında ilk olarak sadece kırk ülke vardı. Ama kendince düşündüğü en başında gelen Amerika Birleşik Devletleri ile başlamak isteyip oraya göç etmesidir. Gittiği evvel zamanlar kendine gelen, ona tabii olan kişilerin daha çoğaldığını görünce, yayılması adına buraya birkaç sefer daha gidip geldiğinde kalıcı olmaya karar vermiş ve işte Amerika Birleşik Devleti macerasına 18 Aralık 1971 tarihinde Washington’da, atılmıştır. Artık durum onun için “Dünya için küçük benim için büyük” fikri vaziyetinden çıkıp daha da dünya çapında yayılmaya başlayacağı için “Benim için küçük dünya için büyük” fikri vaziyetine girmiştir. Artık Amerika Birleşik Devletleri’nde misyonerlik faaliyetlerine ayıracak daha çok zamanı olacağını anlayan Moon, yavaş yavaş ve acele etmeden adeta bir nakış gibi gideceği adımları planlayarak işlemiştir.

 

                    Sun Myung için artık beklenen şeyler daha da ileri gitmiş, toplumlara hitap ederken onun Amerika Birleşik Devletleri’ne gelmesini bir görev olarak addettiğini, kendisi kutsal olarak Tanrı’nın bir elçisi olarak gibi göstermiştir. Bu hitaplarında ettiği vaazlar ise Tanrı’dan geldik Tanrı’ya gideceğiz düşüncesi- yüksek ihtimaldir ki bu düşüncesinin temeli küçükken ailesinin de daha sonradan mensup olduğu Hıristiyanlık ’tan gelmiş olabileceğidir- ve insanların tek ve bir yürek yani bir çatı altında toplanma düşünce ilkeleridir. Niçin böyle bir şey makuldür? Çok basit. Neden mi? Çünkü toplumlarda bürokrat ve liderler az sayıdadır. Halk tabakası çoğunluklu olduğundan kalınan adaletsizlik ve kötü yönetim biçimi olsun, herkesin eşit sayılacağı, kötü davranışların çoğaldığı bu zamanda iyilerin çoğalacağı teorisi yeni bir akımla geldiğinden ötürü dikkatlerini çekmiştir. Herkesin eşit sayılacağı ortamda herkes eşit şartlarda yaşamaktadır. Bir takım halk yiyecek bir şey bulamazken, diğer üst tabakalar tokluktan yaptıkları israf hat safhadadır. Moon, sadece bunlarla da kalmamış işleri biraz daha ileri taşıyarak Amerikalılar’ ın Tanrı’nın aracılığıyla seçilmiş ülkesiniz diye tabiri caizse gaz vermiştir. Amerika’ nın asıl dini olan Hıristiyan millet ruhunun Tanrı’nın vahiyler ile ona bildirildiğini (Amerika’nın ruhu Hıristiyanlık) ve bunun ortadan kalkması sonucu kültürlerinin zedelenmesi, ırkçılık ve ekonomiye göre kişileri ayırıma sürüklemesi kaçınılmazdı. Sonuç olarak Tanrı onları seçmiş ve onları Sosyo-kültürel anlamda düzeltmek konusunu savunmuştur.  1973 ılına gelindiğinde ise 21 şehir gezmiş, oralarda vaazlar ve hitaplar yapmıştır.

                    Sun Myung Moon’ un öğretisi olan temel inanç esaslarına gelecek olursak ilk başta dinin arka planından bahsetmek gerekir. Kendilerine dair has bir kutsi kitabın olduğunu söyleyip İlahi İlke adı altında dini öğretileri olduğundan söz ederler. Dinsel arka plan ise dört temel kısımdır; bunlardan birincisi Kitab-ı Mukaddes olup asli dini içerikleri meydana getirdiğinden söz ederler. Bu kitap ilkelerle ne kadar muhteliftik içerse de en temel olarak bu kutsi kitabı yapıtaşlarına koymuşlardır. Eski ve Yeni Ahit’i bir nevi kullanmıştır. Eski ve Yeni Ahit nasıl geçerliliğini kaybetmişse, Moon’ da öyle olduğunu söylemiştir.

                    İkincisi ise Sun Myung Moon’ un sayıların bir şeyi nitelendirdiği, isimler üzerinde ki hesaplama olan numerolojiyi aktif şekilde ekseriyetle kullanılmasıdır ki bu da Uzakdoğu ve ilkel kabile dinlerinde metafizik boyutunda kullanılırken diğer yandan ise resmi kurumlaştırılmaya gayret edilir.

                   Üçüncüsü ise Taoizm’in ruhu olan Yin-Yang yapıtaşı ikilemesinden alır. Bunlar iyi-kötü gibi benzer ikilemedir ki Tanrı durumları buna göre teşekkül eder.

                   Dördüncü kısım ise Kore Dinleri ’dir. Moon’ un yeni din hareketinde Mehdi tasavvuru gibi konular diğer dinlerin etkisinin olduğu güzel bir havada kokan kötü bir koku gibi adeta anlaşılabilmekle beraber hissedilmektedir.

                   Kutsal kitaplarına gelecek olursak 1936 yılında iptida eden ve gitgide Moon’ a gelen vahiylerin meydana getirdiği ilk defa 15 Ağustos 1957 yılında yayınlanan İlahi İlke adlı kitapta müteşekkil olmuştur.

                   Tanrı inançları ise; teist yapıda olup, yaratıcı ve en iyi olan Tanrı’nın zuhur ettiğini ve zuhur ettirdiklerinden hareketle insanların Tanrı’yı tanıyıp onu bilip, anlayabileyeceğine yorar. Moon için evrendeki her varlık, Tanrı’yı görebilmemiz açısından ayna görevi görmekle beraber bize yardımcı olmaktadır.

                   Tanrı’ya fiziksel anlamda bir laf atfeder ki o da onun görülebilmesidir. Moon, bu olayı İlahi Karakter şeklinde ifade eder. Moon, Tanrı’yı karakter olarak iç (sung sang) karakter ve dış form (hyung sang) şeklindeki ifade ile Tanrı’nın sadece görünüş açısından değil vicdani bir yapısının temelini de burada doldurmuştur.

                   İlahi ve bazı dinlerde olduğu gibi burada da kalp içinde ayırılan bir kısım vardır. Kalbin form olarak olmadığı, duyguların yaşandığı yerdir. Moon’ a göre Kalbin sevinci yaşaması, sevinci yaşatacak olan şeyin varlığı ile mümkündür. Bunu da yaratan ise gene Tanrı’dır. Hakiki sevginin Tanrı’yı sevmekte olduğunu söylerken Tanrı’nın bu yüzden ötürü yeryüzünde ki sevgiyi bulması için insana bırakmış, insan ise bunu doğru kullanamayıp Tanrı’nın üzülmesine, bitik bir biçimde insanları başıboş bırakmaya başlamasıdır.  Sonuç o dur ki zaten Moonculuk teist bir yapıdadır. Bundan mütevellit Tanrı’nın insani biçimde, insani sıfatlar taşıyan anlamına gelen antropomorfik Tanrı canlandırması yapılmıştır.

                   Mooncular ’ın kutsal kitabına göre Kelam anlamına gelen Logos’ da temel inançlarından biridir. Tanrı’nın yaratma sıfatı ile ilintili olup sung sang ve hyung sang kelimesi anlamını taşır.

                   Tanrı’nın varlıkları değil Logos’ un nesnesi olarak görüldüğü Kutsal Ruh olan Tanrı’nın kalbi yaratılmada güç verirken asıl olay Kalp ve Logos ikilisinden gelmektedir. Moonculuk’ ta bulunan teslis diğerlerinden ayıran fark şudur; Her şeyin başı ve teslisin ilki Tanrı, sınırı olmayan hakiki nesnesi olan Logos ve Kutsal Ruh (Akıl) teslisi şekillendirir.

                   İnsanların, evrenin yaratılışı gibi konulara ise Tekvin şeklinde kendine tezahür etmiştir. Evrenin yaratılışı; öncelikle hiçten, yoktan ışık yaratılmıştır. Sonrasında karayı yaratıp sağanak şeklinde yağmur yağdırıp dünyayı su götürürken volkanizma etkisiyle suları karaya karıştırmamak için ayırarak bitki, yüzen canlılar ve uçan canlıları yarattıktan sonra en son olarak mükemmel olan insanı harikulade bir şekilde yaratmıştır. İnsanın yaratılışında Yin-Yang etkilidir. Bir takım Tanrı’ya ait kalp ve logos gibi özelliklerden adeta tutam tutam serpilmiştir. Özellikle insan yaratılışında üç kutsamadan bahsedilir; insanın kendini geliştirip akli çıkarsamalar yapmasını, kişinin kendini geliştirmesi sonucu ailesel olarak en iyiye oynamayı ve son olarak da herkes kendi kapısının önünün temizlese dünya temiz olur sözünden de anlaşıldığı gibi evrensel olarak iyi bir uyum içerisine girilir ve en iyi uyumu sağlamaktır.

                   İnsanın ruhu nasıl iç ve dış görünüş ise dünya da bu şekilde görülen ve görülmeyen olarak ayrılmıştır. Anlaşılacağı üzere görülen dünya insanın dış formu, görülmeyen ise iç karakteridir. Sevgiyi alan ruh cennete alamayan ruh ise cehenneme gider. Sevgiyi ise günah alamaz.

                   İnsanın düşüşü, Âdem ve Havva kendine verilen sorumlulukları yapamadıkları için insan olduğu yerden tabiri caizse bir lastik gibi çekilmiştir. Ancak lastik gibi çekilmiştir ki, istediğinde daha iyi bir mertebeye gelir veyahut istediğinde daha kötü mertebeye bile gelebilir. İnsanın düşüşünde Moon, Hayat ile İyiliği ve Kötülüğü Bilme Ağacı, Yılan meselesidir.

                   Tanrı’nın ilk olarak melekler alemini yarattığından, elçi ve onun hizmetkarları olduğundan söz eder.

                   Moonculuk da temel kanuna karşı gelmek günah ile nitelendirilir. Neden günah var kavramına cevap veremez. Moon’ a göre günahlar dört şekildedir; Âdem ve Havva’dan ilintili olmakla beraber en büyük günah budur. Eski Ahit’te geçen bir yeri göstererek kendi geçmiş büyüklerinden kalan atalarının günahların da nesepten kaynaklı olacağını söyler. Toplumun bir günaha birlikte girdiği olan ortak günah isimli günahtır. En sonuncusu ise her koyunun kendi bacağından asılacağı, kendi boynuna olan ferdi günah olarak nitelendirmiştir.

                   İnsanların nasıl kurtulacağı ise Kurtuluş Doktrini (Soteriloji), Mesih İnancı sayesinde olmaktadır. İnsan düştüğü için şeytani soydadır, ancak oraya kendi gücüyle çıkamayacağı için eski galine geri dönmek için bir güce ihtiyacı vardır. Bu da Mesih’tir. Mesih’in nasıl getirileceğine dair konular iman esası – bunun içerisinde rakamlar da dahil-, mahiyet esası, onarım sürecinde diğer dinlerin yaptığı etkenler ve insanların düzenlediği onarım tarihi etkenleri kullanmak gerekir.

                   Kristoloji; İsa’nın boyut olarak ne olduğu, taşıdığı etkenler ve Kutsal Ruh ilişkisi Moonculuk için önemlidir. İnsanın en iyi gelebileceği yeri anlatan ve İsa ile En İyi’nin ilintisi, İsa’nın kendisinin Tanrı ve İnsan olarak Moonculuk’ ta yeri, Teslis İnancı’ nın yeniden doğuşu, reinkarnayonculuk yeniden dirilişin konusu, diriliş prensibi ve bunun hakkındaki söz edilenleri söyler.

                   Mesih’e ise hazırlık zamanı İsa öncesi ve sonrası olmak üzere iki kısmımda incelenmiştir. İlki manevi kurtuluştur. Maddi kurtuluş ise olamazdır.

                   Mesih’in ikinci gelişi için hazırlıklar ise 1517 yılından 1918 yılına olan zamanı kapsayıp üç ayrı başlık olarak ayırmıştır. Bunların içerisinde I. Dünya Savaşı II. Dünya Savaşı olmakla beraber III. Dünya Savaşı’nı da hazırlık için beklediğinden söz edilmiştir.

                   Mesih ortaya çıkmaya yakın çıkacak gök ve yerin yok olması, erimesi, ölülerin mezardan dirilmesi, ölmemiş insanın gökyüzünde Tanrı’sı ile denk gelmesi, güneş ve ayın kararması ve yıldızların düşmesi şeklinde inanmakla beraber Mesih’ in ikinci sefer ilk sefer geldiği gibi gelip geleceği yer ise Yahudiler’ den olacağına dikkat çeker.

KAYNAKÇA

          Bıyık, Mustafa. “Küresel Bir Din Projesi Olarak Moonculuk    Tek Din, Tek Dil ve Tek Millet Oluşturma Projesi”. İstanbul: Birey Yay., 1. Basım, 2002.

          Bıyık, Mustafa. “Yeni Bir Dünya Düzenine Küresel Bir Din Modeli: Moonculuk”. Dergipark. Erişim 13 Nisan 2021. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/109388

          Bodur, H. Ezber. “Dini Organizasyon Tipleri ve Yeni Dini Hareketler”. Toplumbilimleri. Erişim 12 Nisan 2021. https://toplumbilimleri.com/sayi/145d3536-4a16-4553-80ba-aad9eabe2777TBD_1-3%20cilt%20say%C3%84%C2%B1%201-6.pdf(69-78)

          Bodur, H. Ezber. “Moonculuk Hareketi ve Türkiye’de Benzer Bir Cemaat Yapılanmasının Sosyolojik Analizi”. Dergipark. Erişim 13 Nisan 2021. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/213462

          Turan, Süleyman- Uzun, Sema Nur. “Yeni Dini Hareketlerin Taraftar Kazanma Yöntemleri”. Dergipark. Erişim 13 Nisan 2021. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/613580

 

 

Tepkileriniz Nedir?

like
5
dislike
0
love
2
funny
0
angry
1
sad
0
wow
3

Bir Yorum Yaz